Bireysel Emeklilik Sistemi BES Tüm Bilmek İstedikleriniz AXA
Bu nedenle, ilk evrelerinde Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkiler esasen ekonomikti ve tamamen ticari zihniyete sahip bulunan Londralı iş adamlarının kişisel girişimlerine dayanıyordu. Yine de elçiler, başından beri, şirket tarafından ücret almalarına karşın, kendilerini Şirket’e değil de hükümdarlarına karşı sorumlu kabul ediyorlardı. Kuşkusuz birçok insan geleceği için doğru birikimler yaparak hayatının ilerleyen yıllarında güvenceli ve huzurlu bir yaşam inşa etmek ister. Özellikle emeklilik dönemi, insanların yüksek yaşam kalitesi elde etmeyi arzuladığı bir dönem olarak güvence ve birikim gerektirir. Geleceği ve emeklilik yaşamını güvence altına almanın yollarından biri olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), insanlara kendi tercihleri ve birikimleri doğrultusunda güvenceli ve rahat bir emeklilik vadeder. Bu anlamda birçok insan, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin tanımını ve ayrıntılarını merak eder. Bireysel Emeklilik Sistemi’nin en çok merak edilen yönleri ise katılım şartları, devlet katkısı, sigortalının temel hakları ve sistemin faydaları gibi pek çok hususu kapsar. Eğer siz de BES hakkında detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz gelin sistem hakkındaki ayrıntıları yakından inceleyelim. Gözlemcilerin Türklere yakıştırdıkları bir başka çirkin özellik de açgözlülüktü. Bu konuda askerlerle yüksek mevkideki memurlar ve halk arasında belirsiz bir ayırım yapılmış gibi görünüyor. Daima silah altında bulunan Sipahiler ve Yeniçeriler kural tanımaz olmuşlardı.
Bunun öncelikli amacı basın yayın yoluyla hükümeti ve kamuoyunu etkilemektir. Savaş öncesinde ise The Anglo-Ottoman Society’nin kuruluşuna şahit olunur. Şüphesiz Anglo-Ottoman Society ve Ottoman Association’un kurulmasında Ottoman Committee’nin rolü vardır. Toplantı ve konferanslardaki alınmış kararlar bazen The Times’ın editörüne gönderilen mektuplarla; bazen Başbakana gönderilen dilekçeler ve bildirilerle gerçekleştirilir. Ayrıca Türk karşıtı propaganda olarak gördüklerine karşı düzenli bültenler yayınlanır[121]. Şüphesiz bu toplantılarda Duse Muhammed Ali, Müşir Hüseyin Kidwai ve Hoca Kemaleddin’in çeşitli önerilerin lehine konuşmalar yaptıkları görülür[122]. Yine Duse Muhammed, Raif Bey’e topluluk vasıtasıyla mektup gönderir. Londra şehrindeki erkeklerle yapılacak toplantıda düzenlemelerin devam ettiğini, bununla birlikte bir toplantıdan bahseder ve maddi destek bekler.
Yukarıda sözü edilen beş temel değeri korumayı ifade eden maslahat düşüncesi, cezanın verilip verilmeyeceğini belirlediği gibi cezanın türü ve miktarını belirlemede de önemli rol oynamaktadır. Bunların dışında ta‘zîr cezasının takdirinde kaynaklarda dile getirilen ölçüler umumiyetle bedenî ta‘zîr cezalarıyla ilgilidir. Bazı fakihlere göre bu cezanın ölçüsü, hangi suçla ilgili olursa olsun ta‘zîrin en düşük had cezası olan içki içme haddine ulaşmaması gerektiği yönündedir. Bir başka görüş, had gerektiren suçlara benzeyen veya onların mukaddimesi durumunda olan bir suça kendi cinsine uygulanan had cezasından daha az bir ceza verileceği yolundadır. Buna göre meselâ yolculuktaki yükü arasında içki bulunduran kişiye içki içme haddinden, bir kimseye hakaret eden yahut dolaylı zina ithamında bulunan kişiye de kazf haddinden daha az bir ceza verilir. Kul hakkının galip geldiği hususlarda ceza verilebilmesi için hak sahibinin davacı olması gerekli görülür. Mağdurun şikâyet etmemesi veya affetmesi durumunda kadının ceza veremeyeceği genel kabul görmekle birlikte her suçta Allah hakkının da bulunduğunu göz önüne alarak maslahata uygun gördüğünde kadının ceza verme yetkisine sahip olduğunu savunan fakihler de vardır. Allah hakkının galip geldiği hususlarda ise şikâyete binaen yahut yönetici, muhtesip veya kadının bilgi edinmesiyle birlikte dava süreci başlatılır. Ta‘zîr suçlarının ispatı had ve kısas suçlarındaki kadar sıkı şartlara bağlanmamıştır.
Ayrıca Padişahın bu husustaki isteklerinin takdirle karşılanacağını da yazmıştır. Mektubun sonunda, Beyrut’taki ailesinin hizmetleri ve Sultan’a olan bağlılığından bahisle, “Bu şehirde bu büyük projeyi gerçekleştirmesi için gerekli yardımı sağlamak adına büyükelçimizin acilen telgraf göndermesini umuyorum. Himayeniz sayesinde onaylanacak ve takdir edilecek bir hizmeti sunmaktan mutluluk duyacağını”[9] bildirmiştir. Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya maluliyet nedeniyle ayrılanlar Devlet katkısı ve varsa getirilerinin tamamına hak kazanır. Devlet katkısı ve getirilerinden hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik durumunda katılımcıya ödenir. Emeklilik Yatırım Fonu, şirket tarafından emeklilik sözleşmesi çerçevesinde alınan ve katılımcılar adına bireysel emeklilik hesaplarında izlenen katkıların, riskin dağıtılması ve inançlı mülkiyet esaslarına göre işletilmesi amacıyla oluşturulan malvarlığıdır. (2) Hakkında uyarma veya yevmiye kesme cezası uygulanan işçi, cezanın tebliğinden itibaren 7 gün içinde Disiplin Kuruluna itiraz edebilir. (3) Şartları gerçekleştiğinde uyarma cezası ile birlikte yevmiye kesme cezası da verilebilir. Ayrıca 4857 sayılı İş Kanununun hükümleri göz önüne alınarak da işlem yapılabilir. G) Görev yaptığı Kurum bünyesinde kullanılan bilgi işlem sistemlerine zarar vermek, bu sistemleri uygunsuz şekilde kullanmak, sistemde yer alan kişisel verilere erişmek veya bunları tahrip etmek. MADDE 6 – (1) Yüksek Kurum ve Kurumlarda uyarma ve yevmiye kesme cezası disiplin amiri tarafından verilir. İşten çıkarma cezası ise disiplin amirinin önerisi üzerine Disiplin Kurulu tarafından verilir.
- Bay Field’ın mektubunda bulunan bilgiler doğruysa Hükümet, Türkiye’nin gerçek dostlarını herkese yabancılaştırma eğiliminde olacak şekilde hareket ediyor.
- Özellikle 20 yaşlarından sonra Türk ve Arap kültürünün bir hayranı haline gelmiştir.
- İSFA İslami Finans Danışmanlık kurumunda Danışma Komitesi Üyesi olan Muhammed Emin DURMUŞ, İslam Ekonomisi, ve Finans Fıkhı konularında çalışmalarına devam etmektedir.
Anlaşılan o ki, burada Türk büyükelçiliği bu organizasyonun yürütülmesinde etkili durumdadır[117]. Osmanlı birliği üyelerinin, her ne kadar böyle bir derneğin kurulmasında geç kalındığı düşünülse de, Osmanlı imparatorluğunu çökertmek ve devirmek amacıyla zamanın bürolarında ısrarla kurulan paylaşım planlarına karşı önemli bir adım atmıştı. Dernek tarafından Times’e gönderilen bir mektubunda; “Muhabirlerini ve Rusya’ya hizmet etmek için bilgi araçlarını ve panslavizmi Asya ve Levant’daki İngiltere’nin en hayati çıkarlarına karşı kullanan bir İngiliz gazetesinin aldanması hakkında söylenebilecek şey nedir? Bununla da kalınmaz ve Times’ın ihanetine karşı etkili bir halk gösteri sağlamak ve ayrıca etkili bir ismin, Dernek Yönetim Komitesinin listesine de eklendiği belirtilir[111]. Başlangıçta topluluğa önemli isimlerin kazandırılması hedeflenir ve bu isimler vasıtasıyla kamuoyu etki altına alınmaya çalışılır. İslam’ı savunma konusunda makaleler yayımlayan Pickthall, ikinci kez Türkiye’ye gidip dönünce Müslüman olur. 1921 yılında Hindistan’a davet edilir, İslamic Culture dergisini 1927 yılında yayımlanmasında katkıda bulunur.
Mesela Lord Curzon’a Abdulbari tarafından gönderilen bir mektupta; “Hindistan’ın sadakati ve İslamiyet dostluğunu küçümsememeniz için Osmanlı İmparatorluluğu’nun bütünlüğü üzerine ısrar eder”[163] diyerek Curzon üzerinde Hindistan Müslümanları adına baskı kurar. Türk İmparatorluğunu birkaç yıldır var olan bir projeye göre tamamen bölmeyi tasarladığını dillendiren Pickthall, çok ilginçtir daha Sykes-Picot antlaşması imzalanmadan paylaşımı tahmin eder. Arabistan’ın tüm yarımadası kademeli iltihak için nüfuz alanına dahil edileceğini de söyleyen Pickthall, “Fransa Suriye’nin büyük kısmını alacak. Kutsal toprakların paylaşılması müzakerelerin mevzusu olacak çağdaş Hristiyanlığın bir öğrencisi olarak buna şahitlik edeceğiz. Ancak sonunda mümkün olduğunca burada küçük otonom bir devletin kurulacağını düşünüyorum”[140] diyerek de Filistin ile ilgili paylaşım düşüncesini öngörür. 1916 yılının ayrı barış çalışmaları içinde bitmesinden sonra 1917 yılı ayrı bir dönüm noktasıdır ve en azılı düşman olan Rusya, bir ihtilalle çalkalanır. Bu ihtilal beraberinde Türk hükümeti ile ayrı barış görüşmelerini de doğurur. Belki müttefiklerin hepsiyle barış yapılamamıştır ama içlerinden birisini her ne şekilde olursa olsun koparmak, ümitleri yeniden yeşertir.
Kırk yıl boyunca kıtayı silahlı bir kampa dönüştüren ve muazzam silahlar yığan Avrupa uluslarının karşılıklı güvensizliğinden ötürü çatışma kaçınılmazdı; O gün için ölümcül rekabet ve hazırlık vardı”[99]. Savaşın başlamasıyla birlikte Pickthall da diplomatik teşebbüslere başlayarak, İngiltere ile Osmanlı’nın karşılıklı anlaşması yolunu aramaya başlar. “İngiltere Türkiye’nin önemli şehirlerinden olan Edirne’yi aldığı zaman onun bu kazancına engel olmak istemiş ancak başarısız olmuştur. Ege adaları Yunanistan’a verilmeliydi çünkü burada büyük bir Yunan nüfusu vardı. Çanakkale’yi savunmak için adalar çok önemliydi ama biz Türkiye’yi adalardan vazgeçmesi için şiddetle tehdit ettik” sözleriyle Edward Grey’in dışişleri bakanlığına geçmesinden beri İngiliz dış politikasının tamamının Rusya’ya itaat etmekle şekillendiğini bildirir. İlginçtir ki bundan kısa bir süre önce de böyle bir derneğin kurulması fi kri belirtilmiştir. Bu iki farklı kişinin birbirinden haberdar olup olmadığı bilinmemektedir. Böyle bir derneğin kurulmasının görünürdeki sebebi Osmanlı ve İngiliz yakınlaşmasını sağlamaktır. Dünya Savaşı arifesine kadar cemiyet ve bu cemiyetin faaliyetleri ile ilgili bir bilgi görülmez. Ta ki savaş öncesinde yine böyle bir derneğin adı anılmaya başlanmış, hükümet ve kamuoyu, bu şekilde etkilenmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda bunu olumlu karşılama hususunda fi krinizi bildirmenizi rica ediyorum”[10] deniliyordu. Anlaşılan o ki, Bustany İstanbul’da bilinen bir kişi değildir ve bu sebeple Londra’dan bilgi istenmiştir.